5.137 metre yüksekliğiyle Türkiye’nin zirvesi olan Ağrı Dağı, sadece dağcıları ve doğaseverleri değil, bilim insanlarını da kendine çekiyor. Dağın eteklerinde volkanik hareketlilik sonucu oluşan lav kayalıklar, özellikle amfibi ve sürüngen türleri için doğal bir yaşam alanı sunuyor. Bu eşsiz bölge, bilimsel açıdan büyük önem taşıyor.
37 Tür Tespit Edildi
Iğdır Üniversitesi Yaban Hayatı Programı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Bahadır Akman, bölgedeki biyolojik çeşitliliğe dikkat çekti. “Ağrı Dağı etekleri, lav akıntılarının oluşturduğu karmaşık yapısıyla amfibi ve sürüngenler için benzersiz bir yaşam alanı sunuyor” diyen Akman, bu habitatta şu ana kadar 17 aileye ait toplam 37 tür tespit ettiklerini belirtti.
Sadece Ağrı Dağı’na Özgü 2 Tür
Dr. Akman’ın açıklamalarına göre, bu 37 tür içinde dünyada yalnızca Ağrı Dağı civarında yaşayan iki endemik tür bulunuyor:
Topbaş keleri
Aras kertenkelesi
Bu iki tür, özellikle dağın kumluk ve lav taşlı bölgelerinde yaşam sürüyor ve başka hiçbir coğrafyada doğal olarak bulunmuyor.
Lav Kayalıklar Hayat Kaynağı
Volkanik yapının oluşturduğu doğal oyuklar, çatlaklar ve sıcaklık farklılıkları sayesinde lav kayalıklar, barınma ve ısınma açısından sürüngenler için ideal koşullar sunuyor. Bölgedeki çeşitliliğin, hem Türkiye’nin biyolojik zenginliği hem de ekosistemlerin korunması açısından kritik öneme sahip olduğu ifade ediliyor.
Bilimsel Çalışmalar 1800’lü Yıllara Dayanıyor
Dr. Akman, bölgenin bilimsel araştırmalara konu oluşunun 1800’lü yıllara kadar uzandığını belirterek, bu süre boyunca elde edilen veriler sayesinde Ağrı Dağı’nın fauna zenginliğinin belgelenebildiğini söyledi. Özellikle endemik türler için yapılacak koruma çalışmaları, türlerin neslinin devamı açısından hayati önem taşıyor.