Yüksek enflasyonun etkisiyle birlikte, alacaklıların borçlarını zamanında tahsil edememesi durumunda yaşadığı mağduriyet artık sadece temerrüt faiziyle sınırlı kalmayabilir. Uzmanlara göre, alacaklının uğradığı ek zararlar — yani “munzam zarar” — da hukuken talep edilebilecek. Bu durum, özellikle uzun süre tahsil edilemeyen alacaklarda alacaklının ekonomik gücünün korunması açısından önemli bir kazanım olarak değerlendiriliyor.
Borçlar Kanunu Munzam Zararı Tanıyor
Avukat Buket Nurşah Tekışık, Türk Borçlar Kanunu’nun 122/1 maddesinin açık olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
"Eğer alacaklının temerrüt faiziyle karşılanamayan bir zararı varsa ve borçlu bu konuda kusursuz olduğunu ispat edemezse, munzam zarar da tazmin edilir. Bu zarar, gelir kaybı ya da alım gücündeki düşüş olabilir."
Enflasyon Kazancı Borçlunun Lehine Olmamalı
Tekışık’a göre bazı borçlular borçlarını yıllarca ödemeyip sonunda düşük faizlerle kapatarak enflasyondan kazanç elde ediyor. Bu durum, hem hakkaniyete hem de adil yargılanma ilkesine aykırı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de benzer davalarda borçlunun haksız kazanç sağladığını kabul ederek munzam zararın tazminine hükmediyor.
Yargıtay’dan Emsal Karar: Aşkın Zarar Kabul Edildi
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2025 tarihli kararında, kooperatif üyesi bir vatandaşın açtığı “aşkın zarar” davası lehine sonuçlandı. Davacı, kendisine tahsis edilen dairenin kooperatif borçları yüzünden satıldığını ve verilen senetle yıllar sonra düşük reel değerde ödeme alabildiğini belirtti. Mahkeme ilk etapta reddetse de Yargıtay:
"Tahsil edilen bedel, alım gücünü korumaya yetmiyorsa bu bir aşkın zarar olarak değerlendirilmelidir ve tazmin edilmelidir." diyerek kararı bozdu.
Alacaklı Ne Yapmalı?
Munzam zarar talebinde bulunmak isteyen alacaklıların:
Borçluya zamanında ödeme yapılmadığını belgelemeleri,
Temerrüt faizinin zararı karşılamadığını ispatlamaları,
Uğradıkları zararları, uzman bilirkişi raporlarıyla somut şekilde sunmaları gerekiyor.